27.03.2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 25/12/2024 Tarihli ve E: 2024/101, K: 2024/232 Sayılı Kararı


Kamulaştırma Kanununu 10.  maddesinin bedel tespiti davasında kamulaştırma işlemine karşı açılan iptal davasının bekletici mesele yapılmasını, o davada yürütmeyi durdurma kararı verilmesi koşuluna bağlayan on dördüncü fıkrası ile 14. maddesinin kamulaştırma işlemine karşı açılan davaların sonuçlarının dava açmayanları etkilemeyeceği yolundaki altıncı fıkrası Anayasaya aykırı bulunarak, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

–– Anayasa Mahkemesinin 25/12/2024 Tarihli ve E: 2024/101, K: 2024/232 Sayılı Kararı

Kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın idare adına tescili davasında itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.

1. İtiraz Gerekçesi;

"Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda açılan davada yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi hâlinde bu davanın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında bekletici mesele yapılamayacağının düzenlendiği, dolayısıyla hukuk mahkemesinde görülen davanın idari yargıda görülen davadan önce sonuçlanması hâlinde hak kayıplarının ortaya çıkabileceği, zira bedel tespiti ve tescil davasında tescile ilişkin kararın kesin nitelikte olduğu, kişilerin kamulaştırma işleminin iptali hâlinde kamulaştırılan taşınmazla ilgili yolsuz tescil davası açma imkânları olsa dahi bu durumun kişiler açısından aşırı bir külfete neden olacağı belirtilerek kuralın Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı olduğunu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesi;

"Kamulaştırma işlemine karşı iptal davasının açılması kamulaştırmaya konu taşınmazın mülkiyetinin korunması amacını taşımaktadır. Bu kapsamda kamulaştırma işlemiyle mülkiyet hakkına yönelik olarak meydana gelen müdahaleye ilişkin ihlal iddialarının etkili bir şekilde ileri sürülebilmesi de ancak kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce bu kararın hukuka uygunluğunun idari yargı mercilerince denetlenmesiyle mümkün olabilecektir.

Kuralla yürütmeyi durdurma kararı verilmesi hâli dışında kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce kamulaştırma kararının hukuka uygunluğunun idari yargı mercilerince denetlenmesine yönelik olarak herhangi bir güvence öngörülmemiştir. Dolayısıyla kamulaştırma kararına karşı etkili bir yargısal denetim yapılması imkânını tanımayan kural, devletin, mülkiyet hakkına yönelik ihlal iddialarının dile getirilmesinde gerekli ve yeterli mekanizmaları oluşturma yükümlülüğüyle bağdaşmamaktadır.

Açıklanan nedenle kural, Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." demiştir.

2. İtiraz Gerekçesi;

"Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kurala göre idari yargı mercilerince verilen ve kesin hüküm niteliğinde olan kamulaştırma işleminin iptaline ilişkin kararın dava açmayanlar yönünden hüküm doğurmamasının idari yargıda dava açmayan hissedarların hukuka aykırı olduğuna karar verilen kamulaştırma işleminden etkilenmeleri sonucunu doğuracağı, bu durumun kişilerin mülkiyet ve adil yargılanma haklarını ölçüsüz bir şekilde sınırladığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 13., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür."

Anayasa Mahkemesi;

"Esas itibarıyla Kanun’un 14. maddesinin üçüncü fıkrasında yer verilen “İştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır.” hükmü de gözetildiğinde, kanun koyucunun, belirtilen mülkiyet biçimleri kapsamında zorunlu dava arkadaşlığı müessesine kamulaştırma bakımından bir istisna getirdiği görülmektedir. Nitekim ortada tek bir idari işlem olduğundan hak sahiplerinden birinin açacağı davanın bu işlemin hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından yeterli olacağı açıktır. Bu bakımdan verilen kararın dava açmayan hissedarların da malik olduğu kamulaştırılan taşınmaz üzerinde sonuç doğuracağı hususunda şüphe bulunmamaktadır.

Ancak kural, yargı mercilerinin iptal kararıyla birlikte kamulaştırma işleminin kanuni dayanak tan yoksun hâle geldiği tespit edilmesine rağmen maliklerin mülkü üzerinde sonuç doğurmaya devam etmesine neden olmakta, anayasal veya yasal koşulları sağlamadığı için iptal edilen kamulaştırma işlemini dava açmayan paydaşlar yönünden geçerli kılmaktadır.

Bu bakımdan anayasal güvenceleri karşılamadığı gerekçesiyle iptal edilen kamulaştırma işleminin sonuç doğurmasına imkân tanıyan kuralla mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın anayasal bağlamda meşru bir amaca dayandığı söylenemez.

Açıklanan nedenle kural, Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." demiştir.