Birlikte Velayet(Ortak Velayet)



Genel Olarak Velayet

            Velayet hakkı, ana ve babanın, kural olarak küçüklerin, istisnai olarak da kısıtlıların bakım ve korunmalarının sağlanması amacıyla, onların kişi ve malları üzerinde sahip oldukları yetki ve hakları bütünüdür. Velayet, Türk Medeni Kanununun Aile Hukuku adlı kitabının ikinci kısmının altıncı ayrımında 335 ila 351.  maddeleri arasında düzenlenmiştir.İlgili hükümler uyarınca küçük, ergin olana kadar ana ve babasının velayeti altındadır.Kural olarak küçükler velayet altında bulunduğu gibi istisnaen kısıtlı ergin çocuklar da vasi atanması gerekli görülmediği sürece ana ve babanın velayeti altındadır..Nitekim evlilik süresince ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.Velayet ile, ana ve babaya bir hak tanındığı gibi aynı zamanda yetki verilmiş ve ödev yüklenmiştir.Velayet müessesi ana ve babanın;  çocuğun kişiliğini tamamlamaları, mallarını korumaları ve temsil edilme noktasında önemli bir fonksiyon ifa etmektedir.Ana ve babanın velayet hakkını  evlilik süresince birlikte kullandığından bahsetmiştik.TMK'nın 336. maddesinin 2. fıkrası gereğince 'boşanma ve ayrılık halinde ise hakim velayeti eşlerden birine verebilir.'  hükmü gereğince boşanma ve ayrılık halinde hakim velayeti eşlerden birine vermektedir.Velayet hakkı, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup hiçbir şekilde devredilemez.

Birlikte Velayet

            Birlikte velayet(ortak velayet); eşler boşandıktan veya ayrıldıktan sonra ana veya babadan birine verilen velayet hakkının ana ve baba tarafından müştereken kullanılmasıdır .Ana babanın velayeti birlikte kullanması, ana babanın evli olması halinde tartışmasız kabul edilmektedir.Ancak  TMK'nın 336. maddesinin  'boşanma ve ayrılık halinde ise hakim velayeti eşlerden birine verebilir.'   hükmündeki  'eşlerden birine verebilir' ibaresinden dolayı hukukumuzda ana babanın boşanması halinde velayeti birlikte kullanmalarının mümkün olup olamayacağı ise tartışmalı hale gelmiştir. Birlikte velayetin tartışmalı olduğu hal aslında boşanma sonrasıdır. Boşanma davası sürerken de ana babanın velayeti birlikte kullanmaları imkânının olduğu kabul edilmektedir.Uzun yıllar Yargıtay ve İlk Derece Mahkemeleri, tarafların birlikte velayet taleplerini  istikrarlı bir şekilde reddetmiştir. Türk hukukunda Aile Mahkemeleri tarafından verilen ortak velayet kararının henüz sınırlı sayıda olduğu, bu yönde bilinen ilk ve tek karar İzmir 4. Aile Mahkemesi tarafından verilmiştir. İzmir 4.Aile Mahkemesi 27.05.2009 T., 448 E., 470 K. kararında isabetli olarak “tarafların ortak çocukları ../../2007 doğumlu, küçük E.’nin velayet hakkının taraflarca birlikte kullanılmasına” karar  vermiştir. Dava konusu olayda taraflar; TMK.166/3 maddeye dayalı olarak anlaşmalı boşanma talebinde bulunmuşlar ve müşterek çocuğun velâyetinin taraflarca birlikte kullanılacağı hususunda anlaşmışlardır. Mahkeme, çocuğun yüksek yararını ve ebeveynlerin bu husustaki anlaşma ve isteklerini  göz önünde bulundurarak velayet hakkının taraflarca birlikte kullanılmasına” karar vermiştir.Yargıtay kararlarına baktığımızda ise Yargıtay istikrarlı bir şekilde uzun yıllar birlikte velayetin yasal olduğu medeni hukuk sistemlerine sahip yabancı ülke vatandaşlarının Türk Mahkemelerinde ilgili yabancı mahkeme kararlarını tenfiz davalarında 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un  5. maddesinin 'Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.' hükmü gereğince kamu düzenine aykırılık gerekçesiyle tenfiz taleplerini reddetmiştir.

          Türkiye Cumhuriyeti adına 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan “11 No’lu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’ye Ek 7 No’lu Protokol”ün onaylanması 25 Mart 2016 tarihli Resmi gazetede yayınlanan 6684 sayılı kanunla uygun bulunmuş ve yürürlüğe konulmuştur.Ek 7 No’lu Protokol”ün 5. maddesi hükmüne göre ''Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar. Bu Madde devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarını engellemez.''Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına baktığımızda ise ''Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.'' Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan'ın şahsi kanaatine göre 6684 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile ortak velayeti engelleyen 4721 sayılı Kanun (Medeni Kanun) hükümleri örtülü ortadan kaldırılmıştır.Ancak Yargıtay'a 6684 nolu yasanın yürürlüğünden sonra intikal eden bir çekişme bulunmamaktadır.

             Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 20.02.2017 tarihli kararı ile Anglo-Sakson ve bazı Kıta Avrupası Hukuk sistemine sahip ülkelerde uygulanan birlikte velayet, artık Türk Hukuku’na da girmiş olup, boşanma kararı ile birlikte velayete hükmedilmesi durumunda boşanmış olan anne baba çocuğun/çocukların eğitimi, yetişmesi, sağlığı ile ilgili gereklilikler, bedensel ve ruhsal gelişimi, malvarlığı vs tüm konularda birlikte karar vererek, birlikte bu kararlarını hayata geçireceklerdir.Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin ilgili  kararına  baktığımızda; “… Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olmalıdır” (10.02.2012 tarih ve 2010/1 E, 2012/1 K.saylı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Yukarıda değinilen iç hukukumuz ve kamu düzeni kavramı ile ilgili açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde “ortak velayet” düzenlenmesinin, türk kamu düzenine “açıkça” aykırı olduğunu ya da türk toplumunun temel yapisi ve temel çıkarlarını ihlal ettiğini söylemek mümkün değildir. O halde mahkemece, MÖHUK m. 17/1 gereğince, İngiliz vatandaşı olan tarafların müşterek milli hukuklarındaki velayete ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak, işin esasına girilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek “ortak velayet” istemine ilişkin davayla ilgili bir karar vermek gerekirken, istemin Türk kamu düzenine aykırı olduğu belirtilmek suretiyle, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeple bozulmasina, … oybirliğiyle karar verildi. (Yargitay 2.HD Esas No: Karar No:2016/15771 2017/1737)

            Her ne kadar sınırlı sayıda da olsa Aile Mahkemeleri tarafından birlikte velayet kararı verilebilmektedir.Bilinen en son davalardan biri; Çorlu 1. Aile Mahkemesi’nde görülen davalardan birinin 14 Nisan 2017 tarihinde görülen duruşmada, 7 ve 3 yaşlarındaki iki kız çocuğun velayetinin anne ve babaya birlikte verilmesini kararlaştırdı. Tarafların mahkemeye sundukları protokolün incelendiği de belirtilen kararda, iç hukukta yer alan “eşlerin evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, çocukları ile olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluklar açısından eşit oldukları” sözleşmesine vurgu yapılmış olması dikkat çekicidir.Ancak unutulmamalıdır ki 'birlikte velayet' kararı verilirken de çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurulmalı ve 'birlikte velayet'in eşler arasında bir çekişmeye mahal vermesi durumunda birlikte velayet kararı verilmemelidir.Dolayısıyla  her iki eşin bu yönde talepte bulunması gerekir.

BİRLİKTE VELAYET ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME

            'Birlikte velayet' müessesine baktığımızda  hukukumuza yeni girmiş bir kurum görmekteyiz.Dolayısıyla toplumumuzda nasıl etkiler doğuracağı merak konusudur.Nitekim baktığımızda avantajları bulunduğu gibi dezavantajları da bulunmaktadır.Özellikle çekişmeli bir şekilde boşanan eşlerin varlığı düşünüldüğünde çocuk üzerindeki olumsuz etkisi fark edilecektir.Ancak bir yandan da bakıldığında çocuğun her iki ebeveyniyle ilişkisinde süreklilik sağlanması açısından gayet faydalı olduğunu böylece çocuğun psikolojik dünyasındaki bir ebeveynin yokluğu halindeki olumsuzluklar önlenmiş olacaktır.Diğer taraftan baktığımızda ise çekişmeli boşanmalarda evliliği sürdürememiş eşlerin çocukları üzerinde müştereken velayeti kullanabilmeleri hayatın olağan akışına aykırılık arz etmektedir.Bundandır ki şu an ülkemizde verilen kararlara baktığımızda Birlikte Velayet'in verilebilmesi için her iki tarafın talebi ve çocuğun üstün yararı gerekmektedir.Buna göre eşlerden biri birlikte velayet talebinin reddini istediği takdirde hakim ortak velayete karar vermemekte velayeti eşlerden birine vermektedir. İsviçre Medeni Kanunu'nda da ortak velayet şu şekilde düzenlendi: "Hâkim, anne ve babanın ortak dilekçeleriyle talep etmeleri halinde, çocuğun yararıyla bağdaşması ve hâkimin onayına, çocuğun yükümlülüklerine katılmaları ve nafaka giderlerini paylaşımlarını belirten bir anlaşma sunmaları koşuluyla, velayet hakkının anne ve baba tarafından birlikte kullanılmasına karar verebilir."Nagel'e göre, ortak velayet, çocukların çok fazla seyahat etmesini gerektiren, karmaşık planlanan bir durumdur ve ebeveynlerinin beklentisi çocuklar tarafından manipüle edilebilir.Bu açıdan da bakıldığında sakıncalı bir durum sergilenmektedir.Nitekim Müge Kiremitçi'nin 'Boşanma Sürecinde Müşterek (Ortak) Velayet ve Toplumsal Bakış Açısı'  adlı  kitabından elde ettiğim verilere göre boşanma sonrasında ortak velayet kararı alan ailelerin boşanma sürecine geçişte yaşadıkları çatışma seviyesinin en az olduğunu; ancak boşanmış ailelerdeki diğer farklı aile tiplerindeki (baba ile az görüşülen velayetin annede olduğu aileler, baba ile sık görüşülen velayetin annede olduğu aileler, baba aileleri) çatışma düzeylerinde anlamlı bir farklılık görülmediğini belirtmişlerdir. Dolayısıyla daha bir çok örnek verilebilir.Avantajları ve dezavantajları sıralandığında herhangi birinin baskın çıkmadığını görmekteyiz. Ancak toplumun kültürel yapısına uygunluğunun sağlanılabilmesi için birlikte velayet düzenlemesi kanun koyucu tarafından yapılsa bile en iyi şekilde düzenlenmelidir ki ileride  toplum, eşler ve çocuklar büyük olumsuzluklarla karşılaşmasın.Birlikte Velayet düzenlemesinin bazı anlaşmalı boşanan çiftler için ihtiyaç olduğu da unutulmamalıdır.Nitekim velayetleri kendilerine verilmeyen eşlerin çocuklarını eğitim kurumlarında temsil edememesi gibi ufak sorunlar da büyük problemlere yol açmaktadır.

KAYNAKÇA

- Serdar, İ. (2008). “Birlikte Velayet”. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi     Dergisi, cilt:

   10, sayı 1, s. 155-197.

- http://www.kazanci.com.tr/

-DURAL, Mustafa/ÖĞÜZ, Tufan/GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk Özel Hukuku Cilt III (Aile Hukuku), 9. Basım, Filiz Kitabevi, 2014.

-KİREMİTÇİ, Müge(2015-Haziran), 'Boşanma Sürecinde Müşterek (Ortak) Velayet ve Toplumsal Bakış Açısı', Legal Yayıncılık.

-Nagel, Y. (2006). Co-ouderschap, het beste van twee ouders [Co-parenting: The best parts of two parents]. Baarn, The Netherlands: Uitgeverij De Kern.

-http://www.hukukmedeniyeti.org/haber/13514/bosanma-halinde-ortak-velayet-artik-mumkundur/

           

 


ETİKETLER: #